13 Ocak 2018 Cumartesi

Granitten yüreklere mektup /şiir 6

Tanrım,
Tanrım nedir bu tattığım, ölümden beter ve boyu yerden karanlık köşelere uzanan yaratık
Ne bu şey bana onca sokak lambasının tepesinden tıslayan
Ve çöken boğazıma
Karanlık neden soğuk kadar zoruma gitmiyor ve
Neden aldığım her soluğu geri tıkasım var ağzıma
Neden kitlediğim kapının ardında ayaklarım uyuşurken ve morarırken dudaklarım
Neden kimse bakmıyor şu göz kapaklarımın ardına
İçim eriyor ve doluyorum baştan aşağı o zifti kara katranla. Nefes bile alamaz oldum
Ciğerlerim gözlerimmişçesine su dolmuş sanki okyanusta boğulan onca kadından biri hatrına yaşıyorum
Ölüyorum tanrım o yüksek duvarın köşesi ve elimin ulaşmadığı karanlığa
Küçüklüğümden beri hüzüntüsü basmadı beni bukadar hiçbir şeyin senin olmadığını anlayana dek
Tanrım kanım bulaşana dek kafamı vurup parçalamayı dilediğim onca duvar
Ve aralarında ölü bir çocuğun uyuduğu pembe dolap yaslı olan hariç hepsi var
Hepsi o uğradığım yıkık dökük sokaktan tut altın avize asılanlara kadar
Dökülüyorum onca insanlı kanın karıştığı ve bir kadının çamaşırına bulaştığı
Nehirlerin en dibinde yeşil suların maviye çaldığı
Ve ölüyorum
Kendi içime gömülene dek
Kızıl toprakların ve hayvan mezarlarının yanına.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Ne düşündüğünü merak ediyorum, buraya yazabilirsin.

Serotonin ne hissettirir

Mastürbasyondan sonra sanki hiç savaş yokmuş gibi barış şarkıları dinliyordum. Dünya aslında barış içindeymiş gibi huzurluydum. Göğe doğru...