23 Nisan 2019 Salı

Seksi ben yarattım.

Düşünmek beni delirtti.
Diyecek çok şey biriktirmiştim. O malum soru ve ardından gelecek sessizlikti tüm ihtiyacım. Her konuyu sıralamış, ana cümleleri aklıma kazımış hatta nefes durakları, vurgular hıçkıracağım heceleri bile düşünmüştüm.
Hepsi aklımdaydı.
Kafatası sınırlarımın içinde, bir türlü o soru gelmediği için sabırsızca titremeye başlamış birkaç paragraf.
Delirmek üzereydim. En çokta konuşma sonunda histerik ağlayışıma eşlik edecek iri kollar olmayacağı için bu özenle hazırlanmış satırları asla kusamayacaktım.
Tanrıya beddua ettim. Tanrıyı reddetmem için gereken sorgulama evresine seks sayesinde ulaştığım için. Kimse heyecanla denizde yüzüşüme, güneş yüzüme vurunca nasıl gülümsediğime bakmayacaktı çünkü ben sekscil bir hayvandım. Bana baktıklarında onlarda seks yaratıyordum, sevgi değil.
Tanrıya tekrar beddua ettim. Kanı çekilmiş gibi bembeyaz bir cilde ihtiyacım vardı, parlak belki sarı, ince telli kabarık saçlara, mavi gözlere, küçük bir bedene, küçük ellere, incecik bir boyna ihtiyacım vardı. Koyu renk cildiniz, koyu renk gözleriniz, iri bir vücudunuz varsa, kısaca narin ve kırılgandan çok güçlü ve sertseniz bu sizi daha fazla "seks" yapmazdı, ama sevgi ihtimalini ortadan kaldırırdı.
Tanrıya bu defa küfrettim. İçimdeki, acizliğe duyduğum öfkeyi ona da duyuyordum. Başkaları onlara muhtaç olunmasını ve becerilerini sergilemeyi seviyordu. Ben bu fırsatı kimseye vermeyecektim.
Seksi ben yaratmıştım. Kazayla.
Tanrılık içime hücum etti, ama bilirsiniz, tanrılar çok yalnızdır. Kazayla tüm insanlığın taptığı bir iç güdüye dönüşüp sonsuz yalnızlığa mahkum oldum. Neyseki güneş tanrısı hep yüzüme vuracak ve poseidon beni boğmayı bekliyor olacaktı. Seksi ben yaratmıştım. Ve yalnız başımaydım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Ne düşündüğünü merak ediyorum, buraya yazabilirsin.

Serotonin ne hissettirir

Mastürbasyondan sonra sanki hiç savaş yokmuş gibi barış şarkıları dinliyordum. Dünya aslında barış içindeymiş gibi huzurluydum. Göğe doğru...