Her sabah aynı yere oturup o yüksek binaların ışıklarını izliyordum. Aynı kedi her sabah en yakın çatıdaki nerden fırladığı belirsiz elyaf liflerinin üzerinde uyuyordu. 3 binadan ikisinin ışıkları söndü.
Gün doğalı çok olmuştu.
Kalan nir tanesi neden hala yanıyordu merak ediyordum.
İçeride horlayan 2 kişi vardı. Bense dumanın yaptığı ufak kıvrımların dağılışını izliyordum.
Mevsimlerden yazdı galiba, hatırlamak istemiyordum. Tüm çıplaklığımda hararetli kuşların ve çatıdaki farelerin ciyaklamasını dinliyordum. Karşı çatıda uyuyan kedi keşke benim ne hissettiğimi bilseydi.
Şehir gözlerimden geçiyordu.
Yaşlı bir adamın ölü yüzünü son kez sevmenin verdiği buruk tat dudaklarımdaydı.
Beyaz ile mor arasında arafta kalmış teniyle bir genç, beyaz bir çarşafın altında uzanıyordu.
Onun dudaklarında ne hayatın, ne kuşların, ne de nasıl bir manzaranın ortasında uyuduğunu bilmeyen kedinin huzuru vardı.
Ayak parmaklarım kadar soğuk.
Ve istemediğim kadar hareketsiz.
Mor renk onun dudaklarından çok gökyüzüne vuruyordu.
Son binanın ışıklarının 5.52 de söndüğünü gördüm.
Boynuma son kez dokunuşunu sürekli aklımda tutmalıydım. Tüm nefesim olmak ister gibiydi, onun nabzının, boynumdaki atardamarın üstünde temkinle titrediğini hissetmiştim avuçlarından.
Gökyüzü morun yerine önce pembeyi, sonra kırmızıyı, ve gün sarısını doğuracaktı.
Milyon kez sonuna dek izlediğim gün doğumunu burda terkediyordum.
Bir şeyleri hatırlamak çıkarılan dersler konusunda iyi olsa da, dibe çektiği kadar kurtaracak bir şey öğretmiyordu.
Yalnızca iğrenç ve acımasız bir dünyadasın.
Küçük çocukları ezen, cenaze korkusuyla gaz pedalına iyice basan insanlar vardı.
Çocukların kasıklarına şevkle dokunan.
Birilerinin uyanışına intihar ağırlığında bir gerdanlık, veya tasma, hediye eden bir insanlık.
Bir sonraki bakışımda kedi gitmişti.
Ne hissettiğimi hissetmiştir belki, diye düşündüm.
Belki huzursuzdur ve bunun yattığı kaşındırıcı yumaktan olduğuna inanmıştır.
Belkide hep aynı yerde uyumaktan sıkılmış ve o siyah kiremitli çatıyı terk etmeye karar vermiştir.
Belki buraların ona göre olmadığına inanıyordur.
Belkide yalnızca gün doğumundaki ölü morluk, ışıkları yeni sönen son binaya yansıyan güneş canını sıkmıştır.
Ve oda benim gibi gitmiştir.
Karanlık bir köşeye çekilmiş ve uyuyordur.
Benim gibi.
Ve onun kadar ölü.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Serotonin ne hissettirir
Mastürbasyondan sonra sanki hiç savaş yokmuş gibi barış şarkıları dinliyordum. Dünya aslında barış içindeymiş gibi huzurluydum. Göğe doğru...
-
Yakın olduğu tek yer ense köküm ve göz yuvalarım olan bir acım var, öyleki her içime düşüşünde gözlerimi sızlatıp ensemi kaşındıran, ama ne ...
-
Mastürbasyondan sonra sanki hiç savaş yokmuş gibi barış şarkıları dinliyordum. Dünya aslında barış içindeymiş gibi huzurluydum. Göğe doğru...
-
Neden kahkaha atarken Aklıma kanatlar gelir Ve birden düşer yüzüm? Neden gözlerim dalar uzaklara Ve yalvarırım tanrıya izlerken Gelir ...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Ne düşündüğünü merak ediyorum, buraya yazabilirsin.